12 Temmuz 2015

Önyargılar ve sezgilerimiz


ÖNYARGILAR VE SEZGİLERİMİZ


Gün geçmiyor ki yanıldığımız davranışlarımızın sonuçlarını görmekle yaşadığımız şaşkınlıklarımızla başbaşa kalmış olmayalım. Önyargılarımız kelepçesini gevşelten sezgisel bilincimiz olmasa nasıl girdaplara kapılabileceğimiz elbette gün gibi açık durumda. Ama her şeye karşın önyargılarımızın bize ertelettiği ya da kaçırttığı yaşanılmamış yaşantılar bilmediğimiz bir boyutta üstü örtülü olarak kaldığından farkındalığımızın dışında sonsuzluk uykusunu uyumaktadır.
Ya önyargıların karşılıklı oyunlarını sürdürmesindeki inatçılığın kırılma an'ı?
Bu an'ın içinde egolarımızı bekleyen sınavı verebilecek miyiz? Evet hiç de zor değildir bu, egonun kapanışının açılması bir ödün, vazgeçiş, yenilgi gibi anlaşılmasa hiç de zor değildir. Bu anlayışın getireceği risk iki egonun buluştuğu yükseklikte bir daha buluşamayacağı korkusudur.
Öyle bir korkudur ki bu: söz kendi içine, söz kendi gölgesinin üstüne kıvrılarak oyar bir burgu gibi egoyu. Mutlak olana duyulan tutku iki parmak izinin örtüşme arayışıdır. Oysa bu; bu dünyada mümkün değildir, öteki dünyanın mutlak dinginliğine ait bir düşünüştür. Burada yapılabilecek olan tek değerli edim iki parmak izinin kaynaştırılması, çoğaltılması, mümkünse parmak izlerinin yeniden yaratılabilmesidir. Rollo May buna işaret etmez mi 'karşılaşma yoğunluğu' derken zaten?


ŞERİF ERGİNBAY

2003

Hiç yorum yok :